20070821

Sinematik bir orkestra, sinemayla buluşunca...

Bu blogu takip ediyorsanız, The Cinematic Orchestra'nın büyük hayranlarından birisi olduğumu da biliyor olmalısınız, The Man With A Movie Camera isimli albümü çok sevdiğimi de (bundan bahsetmemiş olabilirm belki, ama last.fm profilime göre en çok dinlediğim albümlerden birisiymiş.) Bu albümün, aynı isimle 1929 yılında çekilmiş bir filmin "yeni" bir soundtrack'i olması, dikkatimi hemen bu eski filme yönlendirmeme neden oldu. Bu filmi izlemem, geçtiğimiz perşembe günü gerçekleşti. Şimdi ayrıntılar:

"Dikkat: Bu film gerçek olayların sinema diliyle paylaşımında bir deneydir... Bu çalışma, edebiyat ve tiyatrodan tamamen ayrılma temeline yerleşmiş, gerçek evrensel bir sinema dili yaratma amacındadır." Film, bu cümlelerle başlıyor. Yılların etkisinin görüntülere yansıması ilk saniyeden kendini belli ediyor. Albümü tanıyan ve filmdeki konseptten az çok haberi olan birisi olarak, heyecanla deneyin başlamasını bekliyorum. Sessizlik eşliğinde eski bir sinema salonunun bir filme hazırlanmaya başladığı görüntülerden sonra, orkestra çalmaya başlıyor. Salondaki yüzlerce seyircinin gözü perdede.

Film, 1920'li yıllarda Ukrayna ve diğer Sovyet şehirlerindeki günlük yaşam üzerine kurulu. Tek oyuncu, gerçek yaşam. En başta, görüntüler biraz kopuk gitse de, sonra içlerindeki uyumu yakalamaya başladıkça film oldukça keyif vermeye başlıyor. Şahsen, şehirleri izlemek çok büyük bir keyifti. Şehirden, çalışma hayatından, spordan, eğlence hayatından, sanayiden görüntülerle bir dönem belgeleniyor filmle. Zaman zaman yönetmenin görüntüleri yakalamak için ne özverilerde, nasıl ortamlarda bulunduğunu da başka bir kamerayla yakalamışlar, yapılanları gördükçe ürüne olan saygınız artıyor. Unutmayın, yıl 1929. O dönemki ekipmanlar, teknikler emekleme dönemi ürünleri olmalı. Yollarda veya raylarda yere yerleştirmiş olduğu kameralar, hareket halindeki arabalardan ya da bir trenin dışında tren hareket halindeyken yaptığı çekimler, hepsi bu deneyselliğini ortaya koyuyor. Açılarda, kurgularda da yeniliklerin peşinden gitmiş bir deney bu. Sinemayla ilgisi çok sınırlı olan birisini bile etkilediyse bu film, sinema düşkünlerini nasıl etkiler bilemeyeceğim:) Bence mutlaka filmi bulun, izleyin. Film sonlarına yaklaştıkça, beğeninizin de artacağına emin olabilirsiniz.

Şimdiye kadar hep görüntüler, yani 1929 yılı üzerinde durdum. Sıra 2002 yılına geldi, yani film için the Cinematic Orchestra'nın yazmış olduğu müzik. Filmi izlemiş birisi olarak, artık albüm benim için apayrı bir yerde olacaktır. Filmde müziğin başladığı ilk andan son ana kadar eşlik eden tüm müzikler, (filmde kullanılmış 2 remix haricinde diye hatırlıyorum) albümde yer alıyor, filmde yer aldığı sırayla. Filmde o sahnede işlenmiş temalarla müzikteki groove'un (Türkçesini bilen varsa yorum kısmına beklerim) eşleşmesi gerçekten çok başarılı. Grubun "canlı" ve jazımsı havası, sizi nasıl oluyorsa günümüzde hissettirmiyor filmi izlerken. Daha elektronikleşen remixler ise hızlı sahnelerde çok iyi kullanılmış, ritminizi kontrol edebiliyor. Albümü dinlerken pek bir yere oturtamadığım "The Animated Tripod", filmde oldukça gülümsememe neden oldu. Mekanik bir aletten çıkan bipleme sesleriyle oluşturulmuş bu kayıt, cidden bir tripod'u anlatıyormuş :)

Bu yazıyı yazarken fon müziğim ne miydi? The Cinematic Orhestra'nın Barbican'da gerçekleştirdiği bir konser. Bu konseri bulduğum için çok şanslıyım, ve dinlediğim için çok mutlu:)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bugün
ankara üniversitesi cebeci kampüsünde
siyasal bilgiler fakültesinde saat 17:30 da gösterilecek film!
perde izlemek isteyenlere duyurulur...

tarih 13 mart perşembe 2008

sinematik orkestra eşliğinde tabi ki :D